Sabah kahvaltıdan sonra Mimarisi, tarihi ve kültürüyle bizleri karşılayan, federal devletin başkenti olma görevini üstlenmiş Washington’a doğru yola çıkacağız. Varışımızda bu muhteşem şehri tanımaya başlıyoruz. Özel statülü, Potomac nehrinin Virginia ve Maryland eyaletleri kısmında kurulmuş bu şehirde birçok farklı devlet kurumu bulunmakta. İlk durağımız, Amerikan Kongre’sini oluşturan, Senato ve Temsilciler Meclisine ev sahipliği yapan, US Capitol. Sonrasında Kongre Binası’nın çok yakınında bulunan, dünyanın en büyük kütüphanesi olma özelliğine sahip, Library of Congress(Kongre Kütüphanesi). 1800 yılında kurulmuş içerisinde yaklaşık 18 milyon eser bulunduran, ülkenin en eski federal kurumu olan bu kütüphane, içerisinde birçok tarihi eserin orijinalini barındırıyor. Dünyada sadece 3 adet bulunan orijinal Gutenberg İncil’inin bir tanesi de bu kütüphane de bulunuyor. Ayrıca dünya tarihinin en eski yazılı kalıntısı olarak Kabul edilen Sümer Tabletleri ’de bu kütüphanede bulunan eserlerden. Sonraki durağımız Union Station. Bugün hala kullanılmakta olan hem dışarısı hem içerisi tam bir tarihi eser kıvamındaki bu istasyon sizleri etkilemeye aday. İstasyonun önündeki göbekten hem dış mimariyi hem de içerideki heykellerle beraber iç tasarımı görme şansını yakalayacağız. Amerika’nın en güzel istasyonlarından biri olan bu noktamızda aynı zamanda Amerika’nın en iyi kahvecilerinden olan bir kahvecide sizlere kimya laboratuvarını andıracak bir ortamda kahve içme şansı bulacağız. Sıradaki durağımız, National Mall isimli, ulusal yürüyüş yolu. Bu durağımızda, Washington DC ve Amerika’nın sembollerinden olan; Lincoln Memorial (Abraham Lincoln Anıtı) ve Washington Monument(George Washington Abidesi). Birbirlerini görecek şekilde mükemmel bir şekilde hizalanmış bu harika alan sizlere üç büyük eseri aynı anda görme imkânı sunuyor. National Mall’da ki yürüyüşümüz esnasında Amerika’nın savaşlar esnasında şehit ve gazi olmuş askerlerinin anısına yapılmış anıtı da göreceğiz. Sıradaki durağımız, Amerika’nin ilk başkanı ve başkente adını veren, en efsane başkanlardan biri olarak anılan, George Washington Abidesi. Yapıldığında dünyanın en uzun eseri olma unvanını kazanmış bu yapıt, bu güzel şehrin tam ortasında oturmaktadır. Sıradaki durağımız İkinci Dünya Savaşı Anıtı. Burada, İkinci Dünya Savaşı’nın yapıldığı cephelerden ikisi, Atlantik Okyanusu ve Pasifik Okyanusu muntazaman bir şekilde betimlenmiş. Havada, karada ve denizde zafer parolasıyla sembollendirilmiş bu eser 2001 yılında açılmıştır. Thomas Jefferson Anıtı sonrası belki de gezimiz sırasında en merak edileni olan The White House (Beyaz Saray). Amerikan başkanın resmi konutu olan bu alanın önüne kadar gideceğiz. Ziyaretçilere açık alanda, 7/24 başkanı protesto etmek için biriken insanları ve çatılarda bulunan keskin nişancıları görme şansı yakalayacağız. 1812 yılında İngiliz – Amerikan savaşında, İngilizler tarafından yakılmış ancak, savaştan sonra, yapısı büyük oranda korunarak inşa edilmiş, özellikle mütevazi olmasına dikkat edilmiş bu eser bütün ihtişamıyla sizleri bekliyor. Otelimize dönmeden önce M sokağı ve Georgetown Üniversitesi son noktamız olacak. Washington D.C. halkının içine karışma şansı yakalayacağımız bu Merkez cadde üzerinde birçok mağaza, restoran ve café bulabileceğiz. Bu renkli cadde üzerinde mola verdikten sonra, Amerika’nın en iyi üniversitelerinden biri olarak Kabul edilen Georgetown Universitesi binasını görme şansı yakalayacağız. Otelimize varışta dinlenmek ve alışveriş yapmak için serbest vaktimiz olacak. Geceleme otelimizde.